ERMENI HABER AJANSI

Dünyada adeta her ulusun çıkış öyküsü, tek bir aileye dayandırılan efsanelerle anlatılır. Ortak bir dil ve kültürü olan insanlar, aynı soydan geldiklerine inanarak millet kavramı oluşturur. Ancak genetik bilimi bu efsaneleri doğrulamıyor.

“Genomturkiye.com” bilim sayfasının etkileyici bir makalesinde, Türk kavramının ve milletin ortaya çıkma gerçeğine değiniliyor. Makale, şu bilgileri paylaşıyor.

Orta Asya'da Ural-Altay dillerini konuşan halklardan  Türkmenler dışında tüm milletler ( Özbek, Kazak, Kırgız, Tatar gibi milletler), birbirinin dilini rahatça anlasa da,  kendilerini Türk olarak adlandırmayarak , sadece Türklerle kültürel  akrabalığını kabul ediyor.

“Türkiye’de yayın olan temel yanlış, Türkçe'nin Ural-Altay dillerinin genel adı gibi algılanmasıdır.  Oysa Türk, Altay lehçelerini konuşan halklardan sadece bir bölümünün adıdır, Türkistan Orta Asya'da bir bölgeye verilen isimdir. Altay dillerinin konuşulduğu coğrafyanın genel adı değildir.” yazan makalede,  Orhun yazıtlarında Türk ile birlikte Kırgız, Tatar gibi diğer ulus adların da geçtiği, bunların hiçbiri diğerini kapsayan genel bir isim olmadığı vurguluyor.

Makale  “Bilge Kağan kendisinden Türk, Kırgız'dan ise Kırgız olarak bahseder. Benzer şekilde Tatarlardan da söz eder. Dolaysıyla "Tatar Türkü" gibi bir ifade bilimsel temelden yoksundur. Tatar coğrafyası tarihte hiçbir zaman Türkistan olarak adlandırılmadığı gibi, Tatar halkı da Türk olarak tanımlanmamıştır.

19. yüzyıl ortalarından itibaren Fransa'dan yayılan etnik milliyetçilik akımı Osmanlı İmparatorluğunu da etkiledi. Osmanlılar ve Selçuklular kendilerini Türk olarak adlandırdılar, çünkü Selçuk Bey bir Türkmen Yabgu'su idi, bugünkü Türkmenistan topraklarından çıkarak İran ve Anadolu'ya yayılmışlardı. Avrupalılar da doğal olarak Osmanlıyı bir Türk İmparatorluğu olarak tanımladı. Devletin gücü ve etkisi büyüdükçe akraba dilleri konuşanlar da "Türk" şemsiyesi altına alınır oldu.” şeklinde devam ediyor.

Osmanlı'dan önce hakim olan ulus Tatarlar olduğunu, Osmanlı Devleti’nın henüz uluslararası bir güç olmadığı dönemde tarihi kaynaklarda, Tatar dili ile akraba olan bütün etnik grupların Tatar adı altında birleştirildiğini de belirten kaynak, o dönemdeki Rus tarih kitaplarıda, "Azerbaycan Tatarları" gibi ifadelerin yer aldığı  kaydederek “Elbette bu ifade de bilimsel değildir, ancak güçlü olan etnik unsurun diğer zayıf akraba toplumların ortak bir çatısı gibi algılanmasının doğal sonucudur.” ifadesine yer veriyor.

Bugün "ulus" kavramının yeniden tanımlanacak olsak,  Genetik bilimi doğrultusunda yapılabilecek en doğru tanım: "Ana dili Türkçe olan ve kendisini Türk olarak kabul eden herkes Türk'tür." denebilir.

Türkiye’nin 9 bölgeden 523 DNA numunesi analizi üzerine yapılmış tek kapsamlı araştırmadan elde edilen verilerine bakıldığında , ayrıca, National Geographic ile işbirliği içinde genom projesini yürüten “Family Tree DNA” ( Amerika Birleşik Devletleri Texas eyaletinde bulunan “Family Tree DNA - Genealogy by Genetics, Ltd.” dünyanın en zengin DNA veritabanına sahip kurumudur) verilerini de paralel sonuçlar olarak göz önünde bulundurarak ve  Dr. Ömer Gökçümen’in “Biyolojik atalar, akrabalık bağlantıları, İç Anadolu bölgesinde dört yerleşim birimindeki kimlik tahmini: Kültürel bağlamda genetik antropoloji incelemesi”nden de yola çıkarak elde edilen en ilginç sonuçlardan biri, “Bugün Türkiye’de yaşayan nüfusun en yakın genetik akrabasının Ermeniler” olduğu gerçeğidir.