ERMENI HABER AJANSI

Yerevan’da bugün 15 Şubat’ta çalışmalarına başyalan “Stepanakert ablukasının kaldırılması: 25 yıl sonra” başlıklı konferansta Ermeni ve yabancı eksperler Karabağ savaşında 1992 yılının kış aylarında Stapanakert’ın ablukansının kaldırılmasının kaçınılmazlığına dair kendi anilizleri anlatacak. Uzmanlar Karabağ savaşı ile Nisan 2016’da Azerbaycan tarafından düzenlenen saldırılar arasında paraleller de kuracak.

Ermenistan ve yurtdışından 1991-1992 yıllarında Artsakh’ta (Karabağ) çalışan askeri gazeteci, siyaset bilimci, diplomat ve uluslararsı hukuk uzmanlarının katıldığı konferans Ermenistan Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Halkla İlişkiler ve Enformasyon Merkezi tarafından organize edildi.

Konferansa dair konuşan Halkla İlişkiler ve Enformasyon Merkezi Başkanı Ara Saghatelyan  “Stepanakert ablukasının 25. yıldönümüne adanmış olan bu çalıştay ablukanın kaldırılmasının gününden 10 gün önce düzenleniyor, çünkü bu 10 gün içinde 1987-88 yıllarından beri Dağlık Karabağ’da ne yaşananlarına dair gerçekleri uluslararası topluma anlatmak için bütün imkanları kullanılmalı.

Gerçekleri anlatarak Ağdam yönünde askeri operasyun yapmasından başka seçenek olmadığını ispat etmeliyiz” ifadelerini kullandı.   

Sağatelyan’a benzer bir etkinliğin önemliği daha önce de ayrı sohbetler ve farklı temaslar sırasında görüşülmüş,  bugün ise konferansa bu konuda önemli araştırmalar yapmış uzmanlar katılıyor.

“Halkla İlişkiler ve Enformasyon Merkezi” tarafından ilk kamu filiminin  Ağdam operasonu hakkında olduğunu (2012)  ve filmin bir bölümü Stepanakert’teki durumu anlattığını hatırlatan Sağatelyan “Dağlık Karabağ’da, Stepanakert’teki hümaniter afetin uluslararası topluma anlatacak bir film daha önümüzdeki günler vizyona girecek. Sanırım, komşularımız gelecekte bazı tarihi gerçekler kötüye kullanamaya deneseler,  farklı dillerde yaptığımız araştırmalar sayedinde, insanlar, Ağdam yönünde yapılan, sözde Hocalu operasyonunun bir alternatif olmadığını anlayabilir” dedi.

Ağdam Olayları’nın (Hocalı Provokasyonu) kısa özeti

26 Şubat 1992’de Ağdam olayları (Azerbaycan tarafından «Hocalı katliamı» olarak gösterilen)  sırasında Azerbaycan silahlı birimleri, Hocalı’nın bir grup sakini kendi kontrol altında bulunan topraklarda soğukkanlılıkla katlettiler.

Azerbaycan muhalif  Halk Cephesi,  Ermeni nüfusu olan  Stepanakert ve civarındaki köyleri daimi top ateşine tuttuğu Hocalı’daki Azerbaycan ateş noktalarının etkisizleştirilmelerine yönelik Karabağ Silahlı Kuvvetlerinin zaruri operasyonunu  cumhurbaşkanı Mutallibov’u devirmek amacıyla kullandı.
Cumhurbaşkanı Mutallibov’un 2 Nisan 1992’de Rus «Nezavisimaya Gazeta» gazetesine verdiği röportaj buna tanıklık etmektedir.

Operasyon öncesinde Karabağ tarafı, insancıl hukuk normlarına uygun olarak, Hocalı yönetimini yapılacak operasyon  ve Azerbaycan sakinlerinin tahliyesi için güvenli insani koridorun bırakıldığını bildirdi.

Azerbaycanlıların kontrolu altındaki alanlarda gerçekleşen feci olaylardan hemen sonra Azerbaycanlı gazeteci Cengiz Mustafayev, yaşamını kaybedenlerin henüz tağyir edilmemiş bedellerinin fotoğraflarını ve filmini çekti. Ancak aynı Mustafayev tarafından iki gün sonra çekilen film görüntülerinde Ermenilerin ″acımasızlığı ve insanlık dışı davranışlarını″ gözler önüne sermek amacıyla cesetlerin kafa derileri yüzülmüş, vücutları tağyir edilmişti. Varolan deliller, Karabağ tarafının, insanların katledildiği, daha sonra beden ve uzuvlarının tağyir edildiği alanlara  fiziken giremiyeceklerini inkar edilmez şekilde teyid etmektedir. Feci olayların tanığı olan Mustafayev’in, Ağdam’ın menfur provokasyonundan bir kaç ay sonra olayların gazetecilik araştırması sırasında, aynı Ağdam yakınlarında bugüne dek bilinmeyen koşullarda hayatını kaybetmesi manidardır.

Hocalı provokasyonu ardından Bakü’de iktidarın metazori el geçirilmesi sonrasında (1992) Ebulfeyz Elçibey liderliğindeki Azerbaycan’ın yeni yönetimi, Hocalılılara yönelik kendi hunhar cürümlerini gizlemek amacıyla provokasyonu,  Karabağ kuvvetleri tarafından  sivil sakinlere karşı yapılan «katliam» olarak gösterek, olayaları maksatlı çarpıtma girişiminde bulundu. Bu politika Azerbaycan yönetimi tarafından bu güne dek sürdürülmektedir.