ERMENI HABER AJANSI

Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan 29 Ağustos'ta Slovenya'da düzenlenen Bled Stratejik Forumu'nun panel tartışmasında, şu anda Dağlık Karabağ'da, Laçin Koridoru'nun kapatılması nedeniyle 120 bin kişi gerçek bir ortaçağ kuşatması altında olduğunu duyurdu.

Mirzoyan, "Bir yandan krizleri ve çatışmaları yönetmek için gereken tüm kurum ve araçlara sahibiz, diğer yandan gerçek çatışma ve krizler söz konusu olduğunda bu araç ve kurumların etkili olmadığını görüyoruz." dile getirdi.

Dağlık Karabağ'ın Ermenistan'la bağlantısını sağlamak, insanların özgürce hareket edebilmesi için oluşturulan ve bir hayat yolu olan Laçin Koridorunu Azerbaycan'ın zaten 8 aydır kapattığını, 15 Haziran'dan bu yana Dağlık Karabağ'a ne ilaç, ne gıda, ne de yakıt girmediğini belirtti.

"Durumu daha iyi anlamak için şöyle söyleyeyim; 2 bine yakın hamile kadın, 30 bin çocuk, 20 bin yaşlı, sağlık sorunu olan insan gıda ve ilaç alamıyor. Azerbaycan ayrıca Dağlık Karabağ'a gaz ve elektrik tedarikini de kesti. BM Genel Sekreteri, BM özel uzmanları, diğer insan hakları kuruluşları, bağımsız uzmanlar, Avrupa Konseyi vb. tarafından açıklamalar yapıldı. Birçok kurum, ünlü örgüt, kuruluş, kişi, Azerbaycan'ın Laçin Koridorunu kapattığını, bunun sonucunda Dağlık Karabağ'da insani felakete dönüşebilecek bir insani krizin ortaya çıktığını açıkça ifade etti. Peki bir sonraki adım nedir? hiçbir şey." ifadelerini kullandı.

Ermenistan'ın Dışişleri Bakanı başkanı da bu gezegenin en yüksek hukuki organı olan Birleşmiş Milletler'in uluslararası mahkemesinin iki karar verdiğini belirtti, sonra ne oldu? Hiç.

Mirzoyan konuşmasını şöyle özetledi: "Dolayısıyla sorun kurumlarda ya da yokluğunda değil, başka bir şeye ihtiyaç var. Bana göre sadece ihlal edende değil, hepimizde siyasi irade ve uluslararası kurallara saygı eksikliği var. Hepimiz bu kurallara uyma konusunda kendimizi sorumlu hissetmeliyiz, çünkü bunun alternatifi kaostur, alternatif ise güçlü olanın haklı olduğu ve her zaman sizden daha güçlü olanın olabileceği durumdur. Bu durum bizim için normal mi, bu durumu aşmak için ne yapmalıyız?”